03:02, 01 Kasım 2024 Cuma



Ana Sayfa > Enformasyon Rafinerisi Türleri > Beşeri Amme |

Sosyalleşmece Toplumu

N'oluyoruz, halimiz şimdiki toplumun “birbirlerine tedahül edememelerine rağmen bir yerde ve bir şeyde yaşayaduranlar kalabalığı” olduğunu gösteriyor.

Sosyalleşmece Toplumu
Yoros Kale Şehir

Dijital cihazlanmış 3,5 milyar insan ile de geri kalan 3,5 milyar analog-manuel kalmış insan ile de geleceğin sosyalleşmesini neden konuşmak imkansızlığı var biliyor musunuz? Aynıyla ve emsaliyle söylemek mümkündür ki, “yaşadığımız için kaydetmek” ahlakı ile “kaydedilenler sayesinde yaşamak” ahmaklığı arasında konuşukluk imkansızdır zira.

Modernetik Dijitalleşmeceyle yol aldığımız bir geçiş dönemi yaşıyoruz hiç şüpheniz olmasın. Hedeflenen ne tür bir değişikliği getirecek… bir dönüştürmecenin kritik eşiğinden atlatılıp nazik ama yine de totaliter bir düzmecenin inşası mıdır hedeflenen? Kimin hedefidir belli mi o hedeflenen? Değişmenin karşısında dikildiğimiz ithamından korkmalı mıyız bencileyin insanlar? Bugüne, benzer nice ithamlarla “dikkat edelim” teklifçileri yalıtıldığı için geldik. Mevcudunu yitirmekte olan analog, manuel ve daha-az-dijital, none-visiual, none-virtual cihazlanma zaten geride kalmalıydı madem, amaç enformasyonizmcilerin ağızlarının sulandığı super-liberal yapıyı, eskinin pre-liberal yerine kurgulamak değil idi de hâlâ her bir birey niçin “tekbaş devleti ilan etmek” için ne bekliyor!

Şu anda, söz konusu olan bu soruların çağrıştırdıkları değil. Şu anda söz konusu olan en darından en genişine, en az nüfuslusundan en çok nüfuslusuna, en az donanımlısından en çok donanımlısına, en stabil donanımlısından en mobil donanımlısına, en montajlanır donanımlısından en giyilebilir donanımlısına, ilahiri en gelişkininden en çok gelişkinine her çeşit bireyin ve her büyüklükteki toplumun yalnızından nüfuzlusuna kadar “aparatlaştırılması / müstahzarlaştırılması” çalışmasıdır. Öncelikle, şu anda yeni bir toplumsal sözleşmenin gramatik ifadesi olacak yeni bir tarih yapmanın manipülatif ve provokatif tezgahı “sosyal üstünlük imkanı” olarak nasıl pazarlanacaksa ona çalışılması cazibesine gebe ediliyor “insan”. Ama “konvansiyonel” tabirine hâlâ galip bir şekilde “dijital olmayan şeyler” yerleşik duruyor.

Çünkü “özgür” ile “özü gür” tanımlarının arası dijital olan şeylerin itibarıyla doldurulmuş değil; sosyal ve siyasal alanda ne kadar yetkin ve kazançlı kılsa da insanı o dijital şey, henüz “nefsiyle hemhal derecesinde muhayyerlik tahtına” çıkabilmiş değil. Mesela, parmak ve kalem, el ve çekiç birbirinin destine ikamedirler fakat o destin henüz dijital olana ihalesi/havalesi ancak tadilat ve tebdilat nesnelerinin taşıyıcılığına muhtaçtır. Özgürlüğün, bir alete mecburiyetle bunca kısıtlandığı bir ortamda dijitalleşmenin toplumsal bakımdan nemize ne olduğunu nasıl tartışacağız?

Dijital Sosyalleşmece – Yeni Toplum

Bizi işte şimdi ve burada konuşturan mesele, şimdiceliğin yahut buracalığın meselesi değil. Bu mesele ne ki enformatif, konnektif, komünitif bir mesele olarak dünkü saiklerle konuşulan mevzu idiyse aynı itkilerle mütemadiyen gündem olacak bir meseledir. Kimler gelmiş kimler gitmiş ya da kalmış onların bu ahvallerinin arka planı, işbu meselemizin daimi mefhumlarıyla ne kadar bağlantılı ise ancak o kadar bir endişeye veya öngörüye dikkat kesilmeliyiz. Endişe ve öngörü konusu her ne ise onları ölçülebilir bir şekilde serdetmeyenin sözünün hiçbir kıymeti yok.

Sosyalleşmenin dijital mecralarından isim ve marka belirterek “bütün denenenlerin dünyanın kaç bucak olduğunu gösterdiğini gördük” diye ikaz edenlerin ya da “falanca da direnmişti ve gördü dünyanın kaç bucak olduğunu” diye kötücül örneklerle ihtar edenlerin bilmesi gereken bir şey var: Bilgiyi işlemek meşgaleleri bugün “bilgileşmek ihtiyacına” inkılap etmektedir, ki, dün bilgiyi işlemek tahtında konu nesneler ve sonuçlar idiyken şimdi amaçlar ve olaylar bilgisi bilgiyi işlemek meşgalesine alınmaktadır.

Sosyal Monitöring ister misiniz diye sorulsa “sanki kim istememişti şimdiye değin yüzyıllardır” diye cevap alınacağından yüzde yüz eminim: Dünya üzerindeki bütün meskün münhal her bölgeye / yola / mekana-mahale odaklanabilerek, bütün sosyal ortamlardaki meşveret hailellerinin hepsinin; isterseniz daima işlek otomatik ve periyodik derlenmiş münderecatı isterseniz canlı / anlık olarak muhtevayı görmek, duymak, hissetmek… ne dersiniz ister misiniz? İSTERSİNİZ ELBET. Peki, biliyor musunuz; bütün analog yahut dijital sosyalleşmeye intikal ettiren her vasıta ve vesile gibi Web İçerikleri de bir kolektif yayındır ve kütüphaneye tescil edilmelidirler. Ya da kendi kolektiflerinin bir kütüphane olarak meydana çıkarılması gereklidir. Bunun dijital olanından analog olanını ayıran veyahut emsal tutan karineler gayede ve fiilde aynı şeyler ise eğer dijital ile analog arasında sırf maddesi ve şekli farklı diye bir ayırım olduğu için bu ikisini başka başka şeyler diye tesbit etmek hatanın daniskası değil midir?

Meseleyi keçeleşmeye sürükleyen ifsadedici gayretkeşlikleri unutmamalıdır fakat. Öyle ki; küresel falan filan gelişmeler, giderek artan rekabetçi, değişimci, etkileşimci koşullar, ve her sosyal sıfat taşıyıcılık (müşteri, vatandaş, seçmen, yolcu, talebe, memur, esnaf, işçi…) memnuniyetinde hedeflenen yeni stratejiler; bilmem neyin yönetiminde yeni yaklaşımları zorunlu hale getirdiğini söyleyen söyleyene. Çiftçisi, madencisi, balıkçısı, seyyahı, tüccarı, zanaatkarı, siyasetçisi, mektepçisi, medresecisi, tekkecisi, nazırcısı, müsteşarcısı, müşavircisi, vekilcisi kim olsa bi’şey satmaya/kakalamaya ve hatta onların müşterisi/müşterekçisi olanlardan kim olsa bi’şey istemeye/dilenmeye davransa sözü böylecesine başlatıyorlar.

Yukarıdaki gibi söylenen peşinden devam ediliyor hitabete. Suçluluk, yetersizlik, yanlışlık, yerindesizlik, acemilik, becerisizlik, donatımsızlık ile çeşit çeşit hedefler, tatminler, yetenekler, donatımlar arasında hoşnutsuzluk sebebi konumdan güya çıkarıcı/düşürmeyici vaadleri, malları, sistemleri, servisleri allayıp pullayan sözlere geçiveriyorlar sırasında.

Galat-ı meşhur “sosyal medya”nın “ticari piyasa yönü”nü ve “algoritma yönü”nü konuşmaktasınız diye söze başlasak ve “meselemiz nedir ve niçindir bağlamını konuşmak da lazım” diyerek de niyetimizi belli etsek ve “sadece nasıl bağlamına odaklanıldığını gözlemliyorum hem buradaki hem sair oturumlardaki konuşmalardan” sözüyle teşhisimizi bildirsek, peşinden ne dememiz beklenir?

Belki şöyle…

“Oysa işin formalis cihetini ve materialis cihetini tam tayin eden efficiens ve finalis yani fail ve gaye nedenlerdir. Meselenin hem etrafını hem efradını cami hem de ağyarını mani bi’hakkın tesbit ve teşhis etmek ihmale gelmez. Aksi halde bedbahtlık mukadderdir.” Bu izahatın, ifsadedici gayretkeşleri tedip ve tekdire yetişmesi mümkün mü, mümkünse nereye kadar?

Dijital Yeni – Sosyalleşmece Toplumu

Sezi ile kesin arasındaki münakaşanın birbirini çözümlemesi ve birinden diğerine çözelti-tortu mugalebesine sahne olan enformasyon tecrübesinin mahsulüdür hal-i hazır bugünkü toplum.

Toplum, toplumsal olana dair şeylerde birer kanaat edinecek yahut bir karar verecekse, işte o vakit anlaşılıyor ki “istatistik tahriç etmelidir”, “araştırmaya ve incelemeye açılmalıdır”. Bu hal, şimdiki toplumun “birbirlerine tedahül edememelerine rağmen bir yerde ve bir şeyde yaşayaduranlar kalabalığı” olduğunu gösterir.

Oysa sadece “işte falanca meseleye müteallik konuşuklukların hatıra gelmesine yarayışlı muhavereye” açılmak o kanaat ve karar için yetişmelidir. Eğer o toplum, bir toplam değil de bir toplum ise tabi. Aksi halde kendini araştırıp karıştırır, çaresiz.

Yazarının okuyucusunu üretmek için yazılan metinler vardır ya hani, o hesap, abonesi üretilmek ve dahi aboneliği hep yenilensin için habitatının mütemadiyen başat kılındığı, başatta tutulduğu gündemler de vardır. İşte burada komünitivite husule geliverir. “O şey nasıl şeydir” sualini “o şey nedir” suali hiç çalışılmaksızın cevaplayan takdimlerden ve reklamlardan başka hiçbir kıymet-i harbiyesi bulunmayan tedrisat, nizamname, ilan, maslahat cümlesi beyannamelerin dayatması altına alınan halk, o şeyin niçin yahut ne olduğu tanımını kendi kendine tevehhümlerle icadeder zihninde. İşte mahsul komünitivitenin tedavülü ve tedavürü de ancak bu sayededir.

Umberto Eco’nun “örnek okur” tabir ettiğine benzer “niyetli okuyucu – okumaca niyetlisi” karakteri ihdas edeyazıla işleyen “çarpık yorumlardan bir yorum içinde”; ibnü’l-vakt yorumculuğu sıhhati ifsadedilmiş bir komünite içinde yaşamaktayız. Aslında komün de komünist de yoktur içimizde ve etrafımızda, yani artık komünitesi yitik bir komünitivist vardır içimizde ve etrafımızda. Halimiz başka değil sari dijital alemde. [Bu makale 2016 senesinin Nisan ayında bilgitoplumu.wordpress.com portalinde ilkin üç parça halinde yayımlanmıştır.]



İlgili Konular ⟩ » sosyalleşme