Bağışık-Bağdaşık arasındaki ilişkiye dair üç tane örnek çıkaracağım önünüze.
- Allah ile Melekler arasından,
- Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail arasından,
- Türkler arasından.
- Allah, halife yaratacağını söyledi meleklere. Melekler “yeryüzünde bir kan dökücü mü yaratacaksın” dediler. Allah, “ben sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi. Melekler hicabile “seni bütün eksikliklerden uzak tutarız, senin bize öğrettiklerinden başka bilmeyiz, sen alimsin hakimsin” dediler. [Bakara Suresi, 29.-31. ayetler; www.kuran.diyanet.gov.tr/kuran.aspx#2:29]
- Hz. İbrahim, “Ey Rabbim! Bana bir oğul ver, salihlerden” dedi. Allah, onu bir uysal oğulla müjdeledi. Bu çocuk ona ayakdaşlık edecek büluğa erince, İbrahim, oğluna “şu işe ne dersin, seni boğazladığımı görüyorum rüyamda” dedi. Oğul, “babacığım emrolunduğunu yap, sabırla boyun eğeceğim” dedi. [Saffat Suresi, 100.102. ayetler; www.kuran.diyanet.gov.tr/kuran.aspx37:100]
- “Baş başa bağlı, baş şeriate bağlı” vecizesini bilirsiniz. Türkler işin başındaki kişilerine karışmazlar. Çünkü şeriate bağlı olmayanı, zaten, işin başına geçemeyecek ve geçmeyecek kabul ederler.
Bunları biliyorum, ama hiç birşey öğrenmemiş avanak gibi, “enformasyonizm de enformasyonizm… başımıza taş yağacak diye tutturmuş” milletin, alemin aşkla, şevkle, vecd ile huşu içinde secde ettiği enformasyon çağındaki enformatiklere kara çalıyorum!..
Enformasyonizm’in bi’l-umum mütemmim cüzlerini, nomenklatur’a açmak azmiyle şube şube işaret ediyorum. İşbu enformasyonizm müzakeresini, ‘’insana değer” şeyleri kalmış insanlara “anlamlı bir tartışmayla o değere değer katmalarına” yarayacak “anlamlı bir bilgi” sezdirmek için sürdürüyorum. Enformasyonizm, kaynağı sadece insan kanı olan seruma dayalı güya tedavi gibidir. Mutlak technopolitic, mutlak sociopolitic, mutlak economypolitic, mutlak financepolitic tabyalarını tehdit eden herşeyi menedici “bir kalkan-serum olarak” yine o Xpolitic’in birincil münfailinin enfalinden kaynak ediniyor, besleniyor enformasyonizm. Failleri enformantil ve münfailleri de enformatil’dir enformasyonizm serumculuğunun. Enformant-enformatil arasındaki mutlak muafiyet ve enformantil-enformatil arasındaki mutlak intibak emsal bağıntıya enformatiklerimizin kurban edilmesini, alet edilmesini durdurmalıyız. Aksi halde musahabelerimizi müsemmereye çeviren elitlerin ihtiyar alanı sayılacak enformatiklerimiz.
Bir ezber temkine feda edemeyiz insanlığımızı, insan oluşumuzu. Bir ezberle rahata ve bir ezberle bayağıya… Şu hor zeburu bırakmalıyız elden, şeriat değişikliğini görmeliyiz, görmeliyiz kuburu. Allah ile melekler arasındaki ezber “tesbihat”a… tenzihe; mütenezzih, münezzeh makamlarına tekidlidir. Zira “yaratan”-“yaratılan” intibakı mutlak muafiyet makamına bidane-yegane yüzünden mecburdur. Fakat Xpolitik enformatiklerimiz, enformantil ile enformatil enformasyonu için değildir.
Yine hakeza İbrahim ile İsmail, ve tabi Muhammed ile Ben arasındaki ezber “tescid”e… imana; resul-mürtesil makamlarına tekidlidir. Zira “uyulan”-“uyan” intibakı mutlak muafiyet makamına nas yüzünden mecburdur. Fakat Xpolitik enformatiklerimiz, enformantil ile enformatil enformasyonu için değildir.
Yine devamla… baş ile bağlısı ve tabi emin ile ben arasındaki ezber “taat”e… iş’e; meymunet, mütemeyyin makamlarına tekidlidir. Zira “işleyen”-“işleten” intibakı mutlak muafiyet makamına nizam yüzünden mecburdur. Fakat Xpolitik enformatiklerimiz, enformantil ile enformatil enformasyonu için değildir.
Bu örnekler bilgiyle ilgisi açısından diğer akla uyar her örneğe esas, şamil üç türden birer tanedir: Bilen, bilebildiren, öğrenebilen ó informant, informantill, informatill.
Bilen-bilebildiren-öğrenebilen münasebeti sırf “bilebildiren şey” sayesinde yürütmeye sıhhatlidir diye bakamayız. O halde “bilebildiren şey” bütün şahsiliğini yitirmiş demektir. Mesela gazete, mektup büsbütün nesneleşmiştir –BİLEBİLDİRİLEN’de nesneleşmiştir– öylesi bir bakışta. Tabi giderek gazeteyi, mektubu tamamlayan ve hazırlayan bütün gerçek şahıslar da nesneleşir. Mesela bu yolda kitaplar birer hoparlör yahut el ilanı derekesine düşmüştür. Bilmek irademiz enformantillere teslim edilmekle beraber yapmak ehliyetlerimiz de elden yitirilmiştir. “Montaj rehberleri”, “demonte maket oyuncak ve mobilya kutuları”… benzer her türlü televizyon (uzak zihin bağlandırıcılığı) çukurunda bütün mesleki insiyakları ve zihinsel-bedensel tecrübe merakını defnettik nihayet. Bir informantill olarak üniversiteleri, meslek liselerini, sinema filmlerini, reklam skeçlerini, hükümet programlarını, politik propagandayı, belediye meclislerini, köşe yazarlığını… hepsini tele-vizyon sayınız, hiç zorlanmayacağınızı göreceksiniz. Bütün bu enformantiller “idrak kabristanı”dırlar.
Netice, informant bir “tanrı” olur çıkar. Bidane’niz halinde hayatınızı onun diline-sesine bırakmışsınızdır çünkü. Hakeza informantill yeri gelir “nas” kuvveti edinmiş olur çıkar. Çünkü “bildirebilenlerce bildirilebilen şeyler”dir artık tek referans kaynağınız. Elbet netice… bütün düzen denen şey “uyanları yaratabilen şey” halinde dönüşüme uğrar. Informatill’dir artık insan dediğin bundan böyle: Üniversite mezunu, parti seçmeni, kursiyer, izleyici, işçi, sendikalı, tüketici, sigortalı, yurttaş, okullu, konutlu,… yani bilebildirileni öğrenebilen (öğrenebildirilen) sadece. Bu tanımlar, “bildiğini bildiğini bilen canlı”ya uymaz.