Eğer kamuoyu beklentilerini yönetmede kârhanecilere dolaylı bile olsa müsaade edilince abuk sabuk takvalarla beyin yıkayanlar çıkıyor ortaya: “Teknoloji tarafsızdır, insanlar değil” gibisinden. Neyin yapıldığına, niçin yapıldığına, nasıl yapıldığına teknoloji denen bir mahlukla değil insanın ameli, efali, ihdası olan “teknik açıklamayla” muttali oluruz zira.
Elektriğe tutulmuş bir deniz düşünün… akımı soğuran “enginlik” özelliğini yitirmiş bir deniz düşünebiliyor musunuz! Eğer düşünebiliyorsanız felaketi farkediş sınırınızın-rasathanenizin kıyısından-terasından aşağıya yuvarlandığınızı görmekle görememek arasında gidip geldiğinize, laçkalaştığınıza, vezninizi yitirdiğinize bi’ayar bi’ayamazsınız, bi-ayarsınız işte o raddede.
Bilişim ve iletişim tekniklerine dair politik takdirde, hem o teknik donanımı isteyen hem o teknik donatımdan sakınan bir şamaroğlanı peydahlamasın istiyorsak, “enformasyon akımının menzilini, enformatiklerin hasbi kullanım amacı sariyetine tabi kılmak” aklını tahrip etmemeliyiz. Aksi halde bilişimin-iletişimin güya tarafsız teknolojisinin hızlandırdığı radyoaktivite, enformatiklere binerek onları kullanan herkesi “bir enformatik serpinti mağduru” edecektir.
Ateş-hava, şua-karanlık arasındaki birbirini gerektirme ilişkisi birinin diğerini itme-soğurma nasibiyle sıhhat buluyorsa, aynıyla “bildirimin” yeterlik ve yerindeliği; “bildirenin amacının” ve “bildirilenin göreceliğinin” karşıklıklı arz-talep nasibetleriyle sıhhat bulabilecektir. “Bildirgeçler”in edinilmesini, işletilmesini tahrik edenler yani teknolojik kârhaneciler karşısında teknolojik durdurucular zuhuruyla güya sağlanacağı sanılan muvazene, esasen, sahih manzumenin bozulduğunun resmidir. Çünkü ateş, tabii ateş değil bir infilakın yakıcı istilasıdır orada. Şavkı da aydınlatan değil kör eden bir şuadır. Tahrik, hasbi bir “teklif” değildir zira. Bu raddeden sonra teknolojik durduruculuk bile teknolojik kârhaneciler eliyle icra edileyürür hatta, ve hatta kârhanecilerin teknolojisiyle. Adını da pek cerbezeli koyarlar hem… “başa çıkma stratejileri”!
“Ticaret” gibi masum, hasbi, hanif, tabii, fıtri olan nasıl ki “sermaye sınırsızcılığı” yüzünden iğfale uğramış ve hâlâ suistimal ediledurmaktaysa, aynı şekilde “ilamat” da iğfal edilmiş demektir orada. Ticaretin iğfali mütecaviz “kapitalizm”i intaç ettiyse nasıl, aynıyla ilamatın iğfali mütecaviz “enformasyonizm”i intaç edecektir. İşbu tecavüze ayamayıp, bi’l-akis mendup, mübah, mısmıl “yenilik” sananlar, “modernetik” dediğim hallerden bir hali teşkil etmektedirler keza.